Avrupa genelinde intihar oranları dikkat çekici biçimde artış gösteriyor. Fransa ve Belçika başta olmak üzere birçok Batı ülkesinde ekonomik buhran ve manevi değer kaybı, toplumları derinden sarsıyor.
Son yayımlanan istatistiklere göre Belçika’da her gün ortalama 6 kişi intihar ederek yaşamına son veriyor. Fransa ise Avrupa genelinde en yüksek intihar oranına sahip ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Fransa Sağlık Bakanlığı verilerine göre, her yıl yaklaşık 9.000 kişi intihar nedeniyle hayatını kaybediyor. Uzmanlara göre bu durum, sadece bireysel psikolojik sorunlarla değil, toplumsal yapının genel çöküşüyle bağlantılı.
Fransız Psikiyatri Derneği Başkanı Dr. Anne Dubois, yaptığı açıklamada “İnsanlar artık yalnız. Aile yapısı zayıflamış, dini ve kültürel bağlar neredeyse tamamen çözülmüş durumda. Özellikle gençler, gelecek kaygısı ve toplumsal yabancılaşma nedeniyle çıkışsız hissediyor” ifadelerini kullandı.
Küresel düzeyde de benzer bir tablo dikkat çekiyor. Japonya’da yalnızca 2023 yılında 21.818 kişi intihar etti. Bu sayının 1.010’unu öğrenciler oluşturuyor. Japon yetkililere göre artan geçim sıkıntısı, sınav baskısı ve yalnızlık duygusu, genç bireylerde ruhsal çöküşe neden oluyor. Benzer şekilde Güney Kore’de intihar, 10-39 yaş arasındaki bireyler için birinci ölüm nedeni olarak kayda geçti. Ülkenin Sağlık Bakanlığı, yaşlı nüfus içinde de intihar oranlarının hızla yükseldiğini bildiriyor.
Rusya’da ise intihar oranı 100.000 kişi başına 25,1 seviyesinde. Alkol bağımlılığı, ekonomik eşitsizlik ve sosyal destek sisteminin yetersizliği başlıca nedenler arasında. Rus psikiyatrist Dr. Mikhail Lebedev, “İnsanlar ekonomik olarak çökerken, devletten ya da toplumdan gerçek anlamda bir destek görmüyor. Bu da psikolojik çöküşü tetikliyor” şeklinde konuştu.
ABD’de ise 2022 verilerine göre 49.449 kişi intihar sonucu hayatını kaybetti. Özellikle genç erkekler ve eski askerler arasındaki oranlar dikkat çekici boyutta. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Laura Mitchell’a göre, bireyci yaşam tarzı, aile bağlarının zayıflığı ve psikolojik destek eksikliği bu durumu derinleştiriyor.
Tüm bu örnekler, Batı merkezli yaşam tarzının ciddi bir krize sürüklendiğini ortaya koyuyor. Aşırı bireyselleşme, tüketim kültürü ve geleneksel değerlerin terk edilmesi, insanların manevi boşluk içinde yaşamalarına neden oluyor. Ekonomik darboğazlar ve toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği, bu süreci daha da hızlandırıyor.
Uzmanlar, intihar oranlarının sadece ruh sağlığı sorunu değil, aynı zamanda sosyolojik ve ideolojik bir çöküşün habercisi olduğu konusunda hemfikir. Toplumların uzun vadeli çözüm için sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve ahlaki temelleri yeniden inşa etmeleri gerektiği vurgulanıyor.
Bu tablo, modern Batı toplumlarının yalnızca ekonomik değil, kültürel ve toplumsal açılardan da sürdürülebilirliğini kaybettiğini gözler önüne seriyor. Avrupa’da yükselen intihar oranları, medeniyetin merkezinde ciddi bir değerler krizinin yaşandığını gösteriyor.